top of page

Ayın Karanlık Yüzü

Updated: Sep 22, 2021

Küçüklüğümden beri ay’ın bir yüzünün karanlık olması hep ilgimi çekmiştir! İronik olan, bizim kafamızdaki gibi bir karanlık yok ortada! Ay, eşit miktarda Güneş ile temas halinde ama bizim bulunduğumuz yerden sanki bir yüzü karanlıkmış gibi geliyor! Biz algılamımıza göre bir tarafa Karanlık – bir tarafa aydınlık diyoruz! Oysa hepsi Işığın parçası..


Ne demek istiyorum biliyor musunuz arkadaşlar?


Hepimizin içinde kimselere göstermediği yorgun, kırılmış, ürkek bir çocuk var. Ve kendimden ve şimdiye kadar temas ettiğim onca öğrenciye bakarak söylüyorum hepimiz de var! Ve bu gayet insancıl! İnsan olma halinin bir parçası..


'Bunu hissediyorsan daha aydınlanamadın!’


Günümüz spritüal dünyası hissettiğin karanlığın olmaması gerektiğini söylüyor. Küçüklüğümden beri bu dünyaya aşıktım. Varoluşumun kendi seçimiydi. Kitapçılarda doğru kaynakları bulmak için saatlerimi geçirirdim. Sonra öğrendiklerimi kopyala – yapıştır şeklinde aktarmaya başladığım bir dönem vardı. Aslında bu yok! Ama var! Bu his ne peki? Karnımı sıkıştıran şey ne? Paramparça hissetmiyor muyum şimdi ?

Aslında şimdi anlıyorum temelde yapılan kabul etmemek ve kapı dışarı atmakmış ve bu yüzden her şey yeniden ve yeniden farklı yüzler ve deneyimlerle tekrar etmedi mi hayatımızda?


Benim böyle bir sorunum var! Bundan nasıl kurtulurum? Şu çalışmaya katıl!

Eğitimler, çalışmalar, seanslar, yoga, meditasyon…. Adına ne isim verirsen ver kurtulmak isteyerek şifa bulamazsın. Şifa, zaten düz bir çizgi değil. Zihnin şifası evet böyle! Bir ders, bir terapi, bir çalışma ile o yanını iyileştiremezsin! Zaten dedim ya, iyileşmenin en sihirli adımı, iyileştirme düşüncesinden vazgeçmekte yatıyor. O yüzden birinin, bir çalışmanın sizi iyileştirme düşüncesinden özgürleşmek, şifanın kendisi arkadaşlar!


O zaman nasıl olacak?


Üzgünüm, ama kolay olmayacak! Bir hap alıp, sabah kalkınca hiçbir şey gitmeyecek! Ama neyi- neden yaptığınızı görmek için yaklaştıkça buraya/ şimdiye, yaşamdan aldığınız tat değişecek.

O buzdolabını her açtığınızda gerçekten aç olduğunuz için mi açıyorsunuz onun farkında olacaksınız. O hissin tetikleyicisini tanıyarak, suçun kimsede olmadığını hatırlayacak ve içinizdeki o küçük yaralı çocuğu sevme istediği geliştireceksiniz.


Nasıl seveceğiz ?


Bunu çok söyledim ve yazdım: Geriye dönüp Özde’nin yaptığı her seçimle gurur duymuyorum ama o an için elinden gelenin en iyisini yaptığını biliyorum. Neye, neden koşturduğunu bilmeden koşmasında kalbimde öyle geniş yeri var ki, onu ve başkalarını yaptıkları ya da yapmadıkları için suçlamaktan vazgeçtim. Hepimiz anne karnından farklı tetikleyicilerle geliyoruz, hepimizin yarası var ve hepimiz birbirimize bazen kolay, bazen ise zor yoldan öğretiyoruz. Eminim o iş, o kişi, o yolun hayatına çıkmasının bir neden vardır. Eminim vardır, arkadaşlar!


Ben kendi yolculuğumda bunu algılamaya eğitimler yada çalışmalar ile varamadım. Gayet de Özde’yi sarsan acıyla öğrendim ama biliyorum hatta eminim ki herkeste böyle olmak zorunda değil!


Peki nasıl?


Mucize bir organizmaya sahibiz! Öyle ki; tüm donanıma sahip, kendini bir şekilde dengede tutmak için uğraşıyor. Fiziksel bedenimizdeki denge gibi, ruhsal dünyamızda bağımlılıklar bile bizi aslında dengede tutmak için..(başka yazıs konusu)


Yaklaşın!


Her ne oluyorsa o kalbin içinde yorucu ya da ferahlatan ona yaklaşın, zaten yaklaştıkça kendince sizinle aslında hep konuştuğunu duyacaksınız! Olabildiğince yaklaşın oturun, yürüyüşe çıkarın, yemek ısmarlayın. Tanıyın!

Tüm bunları yaparken her şey yoğun/ sert geldiğinde size iyi gelen bir mesafe koyun ve sizi iyi gelen bir şeyler yapın!


Karanlık’ da ışığa dair!


Bazen karanlığın /acının etrafında o kadar takılıyoruz ki, gökyüzündeki güneşin herkese / her şeye yayıldığını unutuyoruz! Yaşam’ın size hatırlatmasına izin verin, izin verin yaşam kapsasın!


Şifa nerede başlıyor?


Bu acıdan / bu yaradan kurtulmak yerine kapsama isteği geliştirdiğimizde ve bunu her nefeste devam eden bir pratik olarak gördüğümüzde şifa burada başlıyor!

Ay’ın karanlık yüzü de dahil, arkadaşlar Işığa!


Her sıkıştığımızda her dolan nefeste pratik olsun şu mantra:

‘BU DA DAHİL . YAŞAM’IN BANA KASTI YOK’

Sonra izin verin boşalsın nefes!

Yaşam, kapsasın.


Yaşam, şükür ki kapsıyor!


Özde Çolakoğlu

40 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page